BAYAT BALIK İLE YOĞURT YENİR Mİ?

BAYAT BALIK İLE YOĞURT YENİR Mİ?

 

Bu tür zehirlenmelerin nedeni “histamin” proteinidir. Histamin bayat balıkta artış gösterir. Yakalandıktan sonra hızlıca soğutulmayan balıkta histamin artışı görülür ve artan histamin vücutta alerjik reaksiyonlara, beraberinde zehirlenmelere yol açabilir.

Yoğurtta da histamin (allerjiye aracılık eden protein) bulunur. Taze olmayan balıkla birlikte yoğurt tüketilmesi, histamin miktarını iyice artıracağı için zehirlenmeye neden olabilir.

  1. Histamin damar geçirgenliğini attırır. Dolayısı ile kan damardan doku sıvısına geçişi fazlalaşır. Ödem oluşumu artar. Allerjiye duyarlılığa göre birey saniyeler içinde ölüme neden olabilir.

Bana bir şey olamaz diyorsan bayat balık ile yoğurt ye. Olan zaten bir kez olur.

 

Mumyalama

            MUMYALAMA İŞLEMİ NASIL YAPILIYORDU?

 

Eski Mısır’da mumyalama kişilerin sosyal konumlarına göre yapılıyordu. Zengin kimseler zengin karışımlarla mumyalanırken, daha alt düzeydekiler ise yalnızca tuzlu suda bekletilerek mumyalanırdı. Bununla birlikte en sık kullanılan madde, Mısır’ın kurumuş göl yataklarında çokça bulunan natron’du. Ölen kişinin iç organları çıkarıldıktan sonra, 70 gün doymuş natron çözeltisi içinde bekletmek suretiyle mumyalama işlemi yapılıyordu. Bazı mumyalarda da reçine kullanılıyordu, ancak reçine mumyaların bozulmasına neden oluyordu.

Diğer taraftan bir cesedin bozulmasına neden olan en önemli şey, havayla temas ve mikroorganizmaların çoğalmasıdır. Eğer bu koşulları engelleyecek maddeler kullanılırsa, belirli ölçüde bozulma da engellenebilir.

İç organlar çıkarıldıktan ve özel bazı maddelerle ilaçlandıktan sonra, reçinelenmiş keten bezlere sarılırdı. Böylece hem bedenin nemi korunurdu, hem de sürülen ilaçlar bedene iyice nüfuz edip bozulmasını önlerdi. Ölen kişinin vücudundan açılan bir kesikten iç organlar çıkarılır, temizlenir ve tuzla kurutulurdu. Natron yani sodyum karbonat her mumyalama yönteminde kullanılan çok önemli bir madde idi.

Eski Mısırlılar biri öldüğünde öbür dünyaya gitmeden önce ölünün yer altı dünyasını geçmesi gerektiğine inanıyordu. Yer altı dünyası korkunç canavarlar ve tehlikeli hayvanlarla doluydu. Ölünün bu tehditleri atlatabilmesi için sihire ihtiyacı vardı. Eski Mısırlılar bu yolculukla onlara eşlik edecek büyüleri seçebiliyordu.

Büyüler Ölüler Kitabı’ndan seçilip papirüse yazılarak tabutun içerisine konuluyordu. Mumyalama nasıl yapılırdı? İlk olarak ölü “ibu” yani “arınma yeri” olarak bilinen çadıra getirilirdi. Burada mumyalayışılar ölünün vücudunu güzel kokan palmiye şarabıyla yıkar ve Nil suyuyla durulardı.

Ardından ölünün sol tarafında bir kesik açılır ve iç organlarının çoğu çıkarılırdı. Organların çıkarılmasının sebebi bunların vücudun ilk çürüyen bölümleri olmasıdır. Karaciğer, akciğerler, mide ve bağırsaklar yıkanır, ardından natron olarak bilinen doğal sodyum karbonat ile kaplanırdı. Bu sayede organların kuruması sağlanırdı.

Kalp vücuttan çıkarılmazdı. Çünkü kalp ölümden sonraki yaşam için gerekli olacak akıl ve duyguların merkeziydi. Beyin burundan sokulan bir kanca yardımıyla ezilerek burun deliğinden çıkarılırdı.

Vücudun tamamı ve içi natron ile kaplanırdı. Mumyalama işlemi sırasında kullanılan tüm bez parçaları ve sıvılar ölüyle birlikte gömülürdü.

40 gün sonra vücut tekrar Nil suyuyla yıkanır ve cildin esnek kalmasını sağlayacak yağlarla kaplanırdı. Kurumuş organlar vücuda geri konar ve içi talaş, yaprak ve bez gibi kuru materyallerle doldurulurdu. Son olarak vücuda yeniden güzel kokan yağlar sürülürdü.

Geçmişte iç organlar vücuttan çıkarıldığında kavanozlara konurdu. Ancak yıllar içerisinde mumyalama şekilleri değişti ve organlar kuruduktan sonra vücuda geri konmaya başladı. Ancak odun veya taştan oyulmuş kavanozlar organları koruması amacıyla yine de mumyayla birlikte gömülüyordu.

İnsan başlı tanrı İmset karaciğeri korurdu. Babun başlı tanrı Hapi akciğerleri korurdu. Çakal başlı tanrı Duamutef mideyi korurdu. Şahin başlı tanrı Kebehsenuef ise bağırsakları korurdu.Mumyanın sarılması İlk olarak baş ve boyun ardından el ve ayak parmakları teker teker  kaliteli keten ile sarmalanırdı. Kollar ve bacaklar ayrı sarılır, katmanların arasına vücudu koruyacağına inanılan muskalar yerleştirilirdi.

Sarma işlemi esnasında bir rahip yüksek sesle büyüler okurdu. Bu dualar kötü ruhların kovulması ve ölünün sağlıklı bir şekilde öteki hayata geçmesi için gerekliydi.Daha sonra kollar ve bacaklar da bir araya sarılırdı.

Üzerinde Ölüler Kitabı’ndan alınmış dualar ve sihirlerin olduğu bir papirüs rulosu konurdu. Daha fazla bez kullanılarak beden sarılır, her seferinde bandajların arasına birbirlerine yapışmalarını sağlayacak reçine konurdu. Vücudun etrafında bir kıyafet giydirilir ve üzerine tanrı Osiris’in ismi çizilirdi. Ardından mumya tabutların içine yerleştirilirdi.

 

NESLİN DEVAMI İÇİN KENDİNİ FEDA EDEN ANNELER

“NESLİN DEVAMI İÇİN KENDİNİ FEDA EDEN ANNELER

Ahtopot:  Kafadan bacaklıdır. Bir çift gelişmiş gözleri bulunan ve beyinleri iyi gelişmiş, kabuksuz omurgasız hayvanlardır. 3 kalbi vardır. Manto boşluklarında bulunan solungaçlarıyla solunum yaparlar. Ahtapotun yumurtasının her biri bir kapsülle muhafaza edilir. Yumurtalar salkım şeklinde bir küme meydana getirir. Her kapsülün bir ucu taşa veya başka bir zemine bağlanır. Dişi ahtapot yumurtaların üzerine kuluçkaya yatar. Bu süre yaklaşık olarak altı aydır. Bu süre zarfında açlıktan ölme pahasına yumurtalarını terk etmez. Hatta zorda kaldığında bacaklarından bir kaçını yiyebilir. Yumurtalar çatlayıp yavrular gözünü dünyaya açtığında, anneleri dünyaya gözünü kapatır.

DAHA ÖNCE HİÇ DUYDUNUZ MU?                       

 APİFAKİ NEDİR?                      

KARA DANTEL ÖRÜMCEĞİ:

Dişi örümcek ortalama 100 yumurta bırakır. Yumurtadan çıkan yavrularını beslemek için döllenmemiş yumurta bırakarak beslenmelerini sağlar.Yavrular büyüdükçe yumurtalar artık yavrulara yetmemeye başlar. Bu durumda anne yavrularının yaşamının devamı için ördüğü ağı titretir. Ağın titremesi avın düştüğünü bildirir. Av aslında annedir. Anneye onlarcası saldırır, zehirli iğnelerini annelerine batırırlar ve onu yerler. Buna APİFAKİ yani anneyi yeme denir.

Eşek arısı: Bazı türlerinin dişileri yumurtladıktan sonra yumurtanın yanında ayrılmaz. Yumurtadan çıkan larvaların hayata tutunabilmesi için yemeğe ihtiyacı vardır. Anne burada devreye girer. Özel bir feromon salgılayarak yavrularının kendisini yemesini sağlar. Kendini feda ederek neslin devamını sağlar.

 

MİTOKONDRİAL KALITIM

MİTOKONDRİYAL KALITIM

 Döllenme sırasında, sperm sadece Dna’sını yumurtaya verir ve döllenme boyunca yumurtanın organelleri (mitokondri v.s.) kullanılır. Eğer anne
mitokondriyal kalıtım hastalığı taşıyorsa, bu hastalığı çocuklarına aktarır.Buna maternal yada Mitokondriyal kalıtım denir.
 Solunum zincirinde 13 protein, 22 tRNAs, 2 rRNA, 3-12 Genom
 Histon (naked Dna=çıplak Dna) ve intron bulunmaz (polycistronisch).
 Hidroksi radikallerin salınımı.
 Mitokondriyal genom, mitokondriyal proteini kodlar. 500 Polymorphismen, 50 olası patojen mutasyon, 55 bilinen patojen mutasyon, , Polyploidie (homo- vs. heteroplasmik), değişken Penetranz ve buna göre değişen klinik.
 Eğer mitokondrinin bir kısmında sorun varsa Heteroplazmi, eğer tamamı sorunsuz veya sorunlu Dna taşıyor ise Homoplazmi denir.
 Mitokondriyal mutasyon solunum zincirinin alt elemanlarını veya direk mitokondriyal sentezlenmiş tüm proteinleri(t-RNA veya r-RNA) etkileyebilir.
 Eğer solunum zincirinin bir elemanında sorun çıkarsa, hücrenin enerji temini değişir ve yüksek enerji ihtiyacı açığa çıkar.
 Tipik Mitokondriyal kalıtım hastalıkları:
1. Enzephalopathie,
2. Myopathie,
3. Cardiomyopathie,
4. Ataxie,
5. Retinal dejenerasyon ve dış göz kaslarının felci,
6. hafif olarak vücutr zorlandıktan sonra Laktatazidose ve iskelet kası ragged red fibers =bozuk mitokondrilerin subsarkolemmalda toplanması.
7. MELAS-Syndrom
8. MERRF-Syndrom
9. CPEO
10. Kearns-Sayre-Syndrom
11. Pearson-Syndrom
12. LHON
 Mitokondriyal Hipotez, yaşlanma süreci, Parkinson, M. Alzheimer, toksik „serbest“ Radikale (ROS) Mutagenez, Tumorigenez konuları ile ilişkileri hala tartışılmaktadır. KAYNAK: www.tipacilar.com/mitokondriyal-kalitim/21/01/2017 SAAT: 21:36

28. Nisan 2015 Biyoloji, Genetik Leave a comment
Sinonim: Mitochondrial inheritance, mitochondriale vererbung.
Kaynak: http://www.mitochondrialncg.nhs.uk/images/3.jpg

GENÇ KIZ VE KADINLARI TEHDİT EDEN BİR PROBLEM

GENÇ KIZ VE KADINLARI TEHDİT EDEN BİR PROBLEM
Demiriniz azalınca ne olur

Çevrenizde, parkta bahçede oyun oynayan çocuklar arasında toprak yiyenlerin varlığı dikkatinizi çekti mi? Eğer bu soruya cevabınız evet ise o kişiye şu teşhisi kolaylıkla koyabilirsiniz. Demir eksikliğine bağlı  “Anemi” hastalığı.

Demir eksikliği önemli ve yaygın bir sorun. En çok da genç kız ve kadınları tehdit eden bir problem. Demir azalması -yoksunluğu- denince akla sadece “kansızlık” da gelmemeli. Demir eksikliğinin önemli bir kansızlık nedeni (hipokrom mikrositer anemi deniyor) olduğu doğru ama “demirsiz kalmanın” yol açtığı daha başka pek çok sorun var. Neler mi? Buyurun…
Demir “olmazsa olmaz”, yani yaşamsal bir mineral. Vücudunuzda yeteri kadar demir yoksa;

ilk önce sinsi ve ilerleyici bir bitkinlik başlıyor, 
zamanla demir azlığı en önemli yorgunluk nedeni oluveriyor. 
Ayrıca demirin eksikliği depresyona yakalanmayı da kolaylaştırıyor. 
Demiriniz eksikse eğer belleğiniz de zayıflıyor. 
Odaklanmada, öğrenme ve öğrendiklerinizi anımsamada güçlükler başlıyor. 
Demiri azalan çocukların beden ve beynin gelişmesi yavaşlıyor, oturmaları, yürümeleri, bedensel olarak büyümeleri gecikiyor, okul başarıları düşmeye başlıyor. 
Yaşlılar ise bellek sorunlarıyla demirleri daha erken ve sık karşılaşıyor. 
Önemli bir sorun da şu: Bağışıklık sistemi de demir rezervinizden etkileniyor. Rezerviniz düştükçe bağışıklığınız zayıflıyor, gripler, nezleler, farenjitler, sinüzitler sıklaşmaya başlıyor.

NE YAPMALI?

Kısacası “Demir rezervimizi korumak” sağlığımızı için çok ama çok önemli bir konu. Ama ne yazık ki bedendeki “demir rezervi hassas dengeler içinde” sürdürülebiliyor 70-80 kiloluk bir yetişkinin vücudundaki toplam demir miktarı sadece 5 gram!
Yanlış okumadınız sadece ve sadece 5 gram! (Bir fikir vermesi için bedenimizdeki kalsiyum rezervinin 1 kilodan fazla olduğunu söylemem sanırım yeterli.)
Sorun da rezervin çok sınırlı olmasından kaynaklanıyor. Şu veya bu nedenle besinlerle yeterince demir almazsanız, demir noksanlığına yakalanmanız, demir eksikliği kansızlığı hastası olmanız kaçınılmaz hale geliyor.

DEMİRİNİZE SAHİP ÇIKIN!

Özellikle bir genç kız ve hanım için demir rezervi çok ama çok önemli bir sağlık hazinesi. Bu hazineyi güçlü tutmanın yolu da “demirden zengin” besinler yemekten geçiyor…
Demir zengini besinler hangileri
Gıdalarla demir kazanmak, öyle çok kolay başarılacak bir iş değil. Her gıdada yeteri kadar demir yok. Günlük demir kazanımının 2-3 mg civarında olması gerekiyor.
Ama bu miniminnacık miktarı bedene kazandırmak bile ciddi bir çaba gerektiriyor.
Demir zengini diye kabul ettiğimiz bazı besinlerin içindeki demir de oldukça sınırlı. Mesela “en zengin demir kaynağı” diye bildiğimiz sakatatların (karaciğer, dalak) 100 gramında sadece 8-10 mg demir var.
Neredeyse tıka basa demir dolu diye düşündüğümüz, “demir hazinesi” gibi kabul ettiğimiz kırmızı etin 100 gramındaysa en fazla 6-8 mg demir bulunuyor. Yine de iyi. Çünkü bu miktar, bitkisel yiyeceklerin demirden en zengin olanlarında bile hemen yarıya düşüyor.
Sakatatlar ve kırmızı et kadar yumurtanın sarısı, balık ve tavuk da demirin en güçlü kaynakları arasında. Anlayacağınız “vejetaryen beslenme alışkanlığı” demir eksikliğinden korunma barajını ortadan kaldırıyor, demir noksanlığını neredeyse kader haline getiriyor.
Hayvansal gıdalarda, bitkisel gıdalara oranla demir hem daha fazla hem de bunların içindeki demir (gıdalardaki demire de HEM deniyor!) daha kolay emiliyor.
Bitkisel besinlerde (mercimek, bakliyat, yeşil yapraklı yiyecekler, üzüm, pekmez, ceviz, badem, fındık, yer fıstığı) demir var ama bitkisel demir kolay kolay emilemiyor.
Kıymalı mercimek mi yumurtalı ıspanak mı
Besinlerdeki demiri vücuda daha fazla kazandırmanın yolu, demir zengini bitkisel ve hayvansal besinleri birlikte tüketmekten geçiyor. Mesela bol sebzeli menemen, yumurtalı ıspanak, bol kıymalı mercimek çorbası mükemmel karışımlar. Et yerken yanına bol salata yapmak ya da eti bol sebze -yeşillik ile- birlikte yemek de akılcı seçimler.
Eğer salataya bolca limon sıkarsanız mükemmel bir “demir eksikliğini önleme öğünü” olacaktır. Nedeni şu: C vitamini bağırsaklardan demirin emilimini inanılmaz ölçüde hızlandırıyor, dolayısıyla C vitamininden zengin yiyeceklerle demir zengini yiyecekleri beraber yemek bedenin demir kazanımını ikiye, üçe katlayabiliyor.
Çay demiri engeller mi?
Demir emilimini önleyen besinler var! Ama (ne iyi ki) bunların etkileri sanıldığı kadar fazla değil. Mesela süt, yoğurt gibi kalsiyumdan zengin yiyecekler, kalsiyum hapları gıdalardaki demirin emilimini engelleyebiliyor. Sağlıklı biriyseniz bu pek sorun yaratmıyor. Yok, eğer demir eksikliği tedavisi görüyorsanız sütü, yoğurdu, ayranı yemeklerde değil öğün aralarında almanızı tavsiye ederim.
Sık sık gündeme getirilen yemek sonrası çay içmenin demir emilimini bozacağı efsanesine gelince… Elimizde bu konuda güvenilir bir araştırma, sağlam bir bulgu yok. Çaydaki tanin yapısındaki maddelerin demirin emilimini azaltabileceği doğru ama eğer ciddi bir kansızlığınız yoksa bu azalmanın hiçbir önemi kalmıyor.
Yani kansızlık nedeniyle demir hapı yutan ya da demirden zengin beslenmeye çalışan biri değilseniz yemeğinizdeki yoğurdu da ayranı da yemeğin üstüne içeceğiniz keyif çayını da zevkle tüketebilirsiniz.
Bir başka şehir efsanesi daha var ki onun da demir emilimine ciddi bir etkisi olduğu kanaatinde değilim: Kepekten zengin ekmek yemek demir emilimine zannedildiği kadar olumsuz etki yapmıyor. Tersine kepek sağlık dostu bir madde. Güçlü bir posa – lif- ve B vitamini kaynağı.
Kaynak: 12.03.2015 Perşembe OSMAN MÜFTÜOĞLU

NESLİN DEVAMI İÇİN KENDİNİ FEDA EDEN ERKEKLER

Neslin Devamı için Kendini Feda Eden ERKEKLER:

Erkek akrepler dişiyi cazip etmek için çeşitli figürlerle dans ederler. Bilim insanları yapılan bu dansın dişiyi etkileme oyunu olduğunu düşünüyorlardı. Ancak tam tersine çiftleşme sırasında dişinin kendisini yemesini önlemeye yönelik dikkat dağıtma oyununu sergilediğini buldular. Erkek ne kadar oyun oynasa da dişinin gazabından nadiren kurtulur. Çiftleşirken dişi tarafından sokularak öldürülür. Bundaki amaç ereksiyonun daha kuvvetli olması ve bol spermin dişi vücuduna alınması. Her şey yeni nesil için 🙂

Erkek Fare Üreme döneminde bir hafta boyunca yemeyi içmeyi düşünmeden DON Juan gibi bir dişiden diğerine koşar. Bir dişi ile birleşme yaklaşık 12 saat. sürer. Sonra diğer dişiyi aramaya gider. tüm hafta boyunca stres, açlık ve yorgunluktan vücuttaki proteinler sindirilmeye başlar ve ölür. Erkek farenin ölümü kötü gibi düşünebiliriz ancak öyle değil. Çünkü yetişkin bir farenin ölmesi doğan yavruların yaşama şansını arttırır. Her şey yeni nesil için 🙂

Erkek Arı: Bir kovanda yaklaşık 80 bin arı vardır. Bunun bir tanesi Kraliçe , 100- 150 tanesi Erkek ve geriye kalanlar işçi arıdır. Erkek arılar kraliçenin haremini oluşturur. Ancak kraliçe erkekleri has odasın da beklemez. Kolonin devamı için günde 1500 yumurtayı bırakması gerekir. Dolayısı ile durmadan kovanda dolaşır. Erkekler ise Kraliçe ulaşmak istiyorlarsa onu bulmak zorundadır. Onu bulan erkek ise İLK ve SON zaferini kazanır. Çünkü erkek arı çiftleştikten sonra ölür. Kraliçe aldığı spermleri özel kesede depolar. Başka erkek arılarla da kraliçe çiftleşir. Ancak erkekleri her zaman ki gibi hazin bir son beklemektedir. Kısaca; Her şey yeni nesil için 🙂

Peygamber Devesi: Avcı bir eklembacaklıdır. Dişiler erkeklere göre daha büyüktür. Genelde çiftleşme sırasında dişi erkeğin kafasını kopartarak öldürür. Daha sonra afiyetle yer. Böylece kaybettiği enerjiyi toplar. Erkekler çiftleşmeden nadiren sağ kurtulur.

Karadul Örümceği: İsminden her şey anlaşılıyor. Fazla söze gerek yok. Dişi erkeğinden yaklaşık olarak 3 kat daha büyük. Çok zehirli hayvanlar. Ağ kurarak avlanır. Ancak çiftleşmeden sonra erkeğin şansı hiç yoktur. Her şey yeni nesil için 🙂

KASLAN- LİGER

Tam bir terminatör: “KASLAN”:

Liger (Türkçe: Kaslan), erkek aslanla dişi kaplanın çiftleşmesinden ortaya çıkan melez canlıya verilen isim. Bu isim İngilizcedeki aslan (lion) ve kaplan (tiger) kelimeleri birleştirilerek türetilmiştir. Bu melez canlı kedigiller familyasının en dev üyesidir. Ortalama bir erkek aslan 320, erkek kaplan 370 kg olarak yaşamlarını sürdürürken, aslan baba ile kaplan anneden doğan bu melez canlılar ölene kadar büyürler.  Üreme özellikleri vardır. Ağırlıkları ortalama olarak yoktur. Ama 1 tona ulaşabilir hatta geçebilirler. Ayağa kalkınca 6.0 m’yi geçebilirler. Yine Myrtle Beach Safari isimli vahşi yaşam koruma merkezinde yaşayan Herkül isimli liger, 406 kilo ağırlığı ile dünyadaki en büyük liger olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiştir. 1.82 metre boyunda olan bu liger erkek aslan ile dişi kaplanın çiftleşmesinden dünyaya gelmiştir.

Kaplan ve aslan köpek dişleri 180 kg basınç uygularken, kalsan 400 kg basınç uygular.

SEVİMLİ AFACANLAR: KEDİLER

Afacanlar hakkında neler biliyoruz? Kediler niçin dört ayak üzerine düşer? Niçin mırıldar? Tembel veya titiz misin? Kemik yoğunluğu nasıl arttırılır? vb . sorunun cevabı

Kediler hakkında sekiz ilgi çekici gerçek:

1- Kediler fare avlar denir ancak, Dünya’da 33 kuş türünün yok olmasından sorumludur.

2- Kediler niçin mırıldar? Mutluluk veya acıdan mırıldar. Mırıldama ile saniyede 25 titreşim yayar. Bu da iyileştirici etki yapar. Kemik yoğunluğunu arttırır. Yapılan araştırmalarda insanda da aynı etkiyi gösterdiği ispat edilmiştir. Bundan dolayı özellikle astronotlarda dar alanda hareketsiz kalmalarından kaynaklanan kemik yoğunluğunun azalmasına çözüm olarak düşünülmektedir.

3- 100 m’den düşen kedi 4 ayak üzerine düşer nedeni omurgasında 30 omur vardır. 180 derece döner. Bu sayede aynı yükseklikten sabit gelen bir maddeden 5 kat daha yumuşak düşer.  kuyruk dümen görevi görür.

4- Üstün duyuları:

  1. a) Görme: Karanlıkta insanda 5 kat daha iyi görür.
  2. b) Koku: İnsandan 14 kat daha iyi koku alır.

5- Yetişkin kediler sadece insanlara miyavlar.

6- Kedi nanesi otu: Üzerinde bulunan nepetalone maddesi kediyi etkiler ya sakinleştirir yada kudurtur. İnsanlar üzerinde de kullanılabilir.

7- kedi nanesi fesleğenden 10 kat daha kuvvetli sivrisinek kovucudur.

8- Kediniz beyninizle oyun oynuyor olabilir. Toksoplazma enfeksiyonu: normalde bir fare kediden kaçar, ancak bu mikrobu taşıyan kediye yönelir. Kedi fareyi yer, mikrop bu sayede kediye, kedilerin dışkılarını yaptığı kumdan insana geçer.

insanda belirtileri;tepki süresinde gecikme, trafik kazaları

erkeklerde; tembellik

kadınlarda titizlik nedenidir.

– Dünya’da sayıları 600 milyon civarında.

Suların terminatörü: “Dikenli Taş Deniz Yıldızı”

Suların terminatörü: “Dikenli Taş Deniz Yıldızı

Dikenleri zehirlidir. Yılda 60 milyon yumurta bırakabilir. Ayrıca rejenerasyonlada çoğalır. Mercanlarla beslenir ve onları yok eder. Bundan dolayı Suların terminatörü olarak adlandırılır. Tam bir yıkım makinesidir. Resifleri paramparça eder. Bu kadar fazla çoğalmasının nedeni ise tarlalara atılan gübrelerin yağmur suları ile denize sürüklenmesidir. Avustralyalı Araştırmacılar bu yıkım makinelerine karşı SAHRA ENJEKSİYON YÖNTEMİ ile dalgıçlar yardımı ile deniz yıldızlarını tek tek bir tür ilaç zerk ederek ısparta escort salgını kontrol etmeye çalışmaktadır. Bu sayede resifleri koruma altına alabilmektedirler.

1 2 3 4