YUNUSLAR VE BALİNALAR YAVRULARINI NASIL EMZİRİYOR?

Yunuslar ve balinalar memeli hayvanlardır. Bu sınıfın en önemli özelliklerinden biri doğurgan olmaları ve yavrularını emzirmeleridir. Belirgin bir yapıya sahip olmasa da bu canlıların meme yapıları vardır ve genital (üreme) açıklığın her iki yanındaki deri kıvrımları arasındadır.

        Gebelik süresinin yaklaşık 1 yıl olduğu bu canlılarda yavrular su altında emzirilir. Sütlerinin çok besleyici olması nedeniyle yavrular çok hızlı bir gelişme gösterir. Ayrıca yavrunun ilk zamanlarında denizde taşınması sırasında diğer yunuslar anneye yardım eder.

         Emzirme olayı ise şu şekilde gerçekleşmektedir: Annenin meme başları küçüktür ve her biri bir oluğun içindedir. Anne yavruyu emzireceği zaman yavaşlar. Küçük yunus onun arkasından gelerek biraz yana doğru yatar ve bir meme ucunu diliyle damağının arasına sıkıştırır.  Süt, anne tarafından memelerdeki bazı özel kasların yardımıyla yavrunun ağzına fışkırtılır.(Su yaşamına uyum göstermeleri nedeniyle dudaklardaki emme özelliği kaybolmuştur.) Anne, yavru meme ucunu bıraktığı zaman bile süt fışkırtmaya devam eder.

          Yavrular nefes alabilmek için her yarım dakikada bir suyun yüzeyine çıkmak zorundadır. Bu yüzden sütün çok çabuk verilmesi gerekir. İlk 2 hafta yavruya gece gündüz yaklaşık saatte 2 defa süt verilir. Yavru 6 aylık olduğunda emzirme sayısı günde 6’ya kadar iner. Anne yavruyu 1- 1.5 yıl süreyle emzirebilir.

YUNUS

Yunuslar sonar ile “görüyor” ve bunu öylesine yüksek bir doğrulukla yapıyorlar ki, 30 metre öteden bir nesnenin metal mi, plastik mi, yoksa ahşap mı olduğunu anlayabiliyorlar. Hatta diğer yunusların ekolokasyon (sesle yer belirleme) kliklerine kulak vererek neye baktıklarını dahi anlayabiliyorlar. Primatların aksine  otomatik olarak nefes almıyorlar ve beyinlerinin sadece bir yarısı dinlenme halindeyken uyuyorlar. Gözleri birbirinden bağımsız hareket edebiliyor. Dünyamızı bizimle paylaşan bir çeşit uzaylı zekâ gibiler; belki de onları izlemek ET’ye en çok yaklaşacağımız zaman olacak.